Arnavutluk kamuoyunda son günlerde tartışılan en dikkat çekici konulardan biri, ülkede bir “Bektaşi devleti” kurulacağı yönündeki iddialar oldu. Öne sürülen görüşlere göre, bazı Bektaşi gruplarının, dinî özerkliğin ötesine geçerek resmî bir siyasi yapı oluşturma talebi bulunduğu iddia ediliyor. Ancak bu konuda resmî makamlardan veya Bektaşi cemaati önderlerinden henüz net bir açıklama gelmiş değil.
Talepler ve Yanıt Beklentisi
Söz konusu iddia; Arnavutluk’un başkenti Tiran’da, çeşitli Bektaşi derneklerinin ve kanaat önderlerinin bir toplantıda “daha geniş özerklik” taleplerini dile getirdiği, buna karşılık devleti sembolik de olsa “özel bir idari statü” altında temsile yönelik önerilerde bulunulduğu şeklinde yansıdı. Toplantıya katıldığını öne süren bazı kaynaklar, bu görüşmelerin henüz taslak fikir aşamasında olduğunu belirtiyor.
Arnavutluk hükûmeti cephesinden veya Bektaşi tarikatı liderliğinden konu hakkında resmî bir açıklama yapılmadı. Ancak kulislerde, söz konusu taleplerin “teorik bir fikir egzersizi” seviyesinde kalabileceği, ulusal bütünlüğü zedeleyici herhangi bir adımın atılmasının beklenmediği dile getiriliyor.
Bektaşiliğin Arnavutluk’a Gelişi
Arnavutluk, tarihsel olarak Balkanlar’da Bektaşiliğin en güçlü merkezlerinden biri olarak biliniyor. Bektaşiliğin bu coğrafyaya yayılışı, Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanır. Anadolu’da Hacı Bektâş-ı Velî’nin (13. yüzyıl) açtığı yol, yüzyıllar içinde Rumeli’ye ve özellikle Arnavutluk bölgesine taşınmıştır.

- Osmanlı Dönemi: 15. ve 16. yüzyıllarda Rumeli’deki askerî ve ticari hareketlilikle birlikte Bektaşi dervişler de bölgeye yerleşti. Arnavut halkının önemli bir kısmı, özellikle kırsal bölgelerde Bektaşiliğe sempati duydu.
- Tekke ve Dergâhlar: Arnavutluk’un çeşitli yerlerinde kurulan Bektaşi tekkeleri, sadece dinî değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel merkezler olarak faaliyet gösterdi.
- 20. Yüzyıl Gelişmeleri: Türkiye’de 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra, Bektaşi tarikatının “dünya merkezi” büyük ölçüde Arnavutluk’a taşındı. Tiran, uluslararası Bektaşi cemaati açısından önemli bir merkez hâline geldi.
- Komünizm Dönemi: Enver Hoca’nın komünist yönetimi (1944–1992), Arnavutluk genelinde dinî faaliyetleri ciddi şekilde sınırladı. Ancak buna rağmen Bektaşiliğin yerel halk nezdindeki saygınlığı sürdü.
- Günümüzde: Demokrasiye geçiş sonrası Bektaşi tarikatı yeniden canlanmaya başladı. Tiran ve çevresinde birçok Bektaşi kurumu aktif şekilde faaliyet gösteriyor. Resmî kayıtlara göre Arnavutluk’ta Bektaşiler, ülkenin sosyal ve kültürel dokusuna önemli katkı sağlıyor.
Bektaşi Önderlerin Yaklaşımı
Bektaşi tarikatı geleneksel olarak hoşgörü, barış ve sevgi vurgusuyla bilinir. Tiran’daki Bektaşi Dünya Merkezi, bugüne dek hep “birleştirici” ve “kapsayıcı” mesajlar vermeyi tercih etti. Tarikatın resmî temsilcileri, herhangi bir ayrılıkçı veya devlet içinde devlet kurma girişimini doğrudan destekleyecek açıklamalardan kaçınmıştır.

Bektaşi kaynaklarına yakın bazı uzmanlar, “Bektaşi devleti” şeklindeki haberlerin abartılı olduğunu, cemaatin yüzyıllardır Arnavutluk’un çokkültürlü yapısı içinde varlığını sürdürdüğünü ve temel hedeflerinin bağımsız bir siyasi yapılanma yerine inanç ve ibadet özgürlüğünü daha da kurumsallaştırmak olduğunu ifade ediyor.
Gelecek Günlerde Beklenenler
- Resmî Açıklama: Arnavutluk hükûmetinin veya Bektaşi liderliğinin, ortaya atılan “devlet kurma” iddialarına dair net bir tavır sergilemesi bekleniyor.
- Toplantılar ve Kamuoyu: Bektaşi topluluğunun içindeki farklı dernek ve vakıfların, kendi aralarında ve hükûmetle diyalog sürecine girebileceği belirtiliyor.
- Balkanlar’daki Yansımalar: Arnavutluk dışında Makedonya, Kosova ve diğer Balkan ülkelerinde de küçük ancak etkili Bektaşi toplulukları bulunuyor. “Arnavutluk’ta Bektaşi devleti” tartışmasının bu topluluklar üzerinde ne tür etkilere yol açacağı merak konusu.
Sonuç olarak, Arnavutluk’ta bir Bektaşi devleti kurulacağı iddiası şimdilik resmî kaynaklarca doğrulanmayan, kulaktan kulağa yayılan bir söylenti niteliğinde. Arnavutluk’un tarihsel olarak Bektaşi kültürüne ev sahipliği yaptığı ve bu coğrafyanın Bektaşiliğin merkezlerinden biri sayıldığı ise tarihî bir gerçek. Gelişmeler, Bektaşi cemaatinin içindeki farklı görüşleri ve Arnavutluk’un çok dinli yapısını nasıl etkileyecek, bunu önümüzdeki günler gösterecek.


